bensel

    Çok eğlenceli şeyler yazacaktım buraya hep hesapta.Ama zamanla fikirlerim değişti.Benim yazılarım 'little little into the middle' oldu.Geçen sene bu ay kitap çıkarmaya karar vermiştim.Yeni ders hocamız kendimden bahsetmemi istediğinde, 'İsmim Merve,bu benim ilk üniversitem.Kitap okumaya bayılırım,örgü örerim.Bi de kitap yazıyorum hocam.' diyiverdim.O an bi kitabım olmalı diye düşündüm.O zamandan beri düzenli olarak yazıyorum işte:)


   Aslında çok sade ve dağınık bi hayatım var ama olmadık yerlerde olmadık şeyler geliveriyor başıma ve işler orda karışıyor işte.Bi ton anı birikiyor sonrasında da.Tanımadığım insanlarla gülüp ağlarken buluyorum kendimi.Ortak bi acıyı ya da mutluluğu falan paylaşıyoruz.

    İşte bu sabit düzende olmayan hayatımı samimiyetle burda anlatıyorum,dilediğimce.Bazen yaşadıklarıma üçüncü bi kişi gibi bakıyorum bazen de birincil ağızdan anlatıveriyorum her şeyi.Son bir yıldır,buraya yazana kadar hep aklımın bi köşesinde psikologtan bir randevu almak geçiyor lakin yazdıktan sonra en güzel terapinin bu olduğuna karar verip sersemlemeden bırakıveriyorum hiç almadığım  anti depresanlarımı.
                                                                             ;)

 

0 yorum:

adamla kadına yazılan son

Yazları ılık olur sabahlar o güney kentinde.Ilık bir havada yürüdüler yol boyu.
Adam durdu birden,bir mağazanın önünden geçerken
Kadın da durdu mecbur,adamın omzundaydı başı çünkü yürürken
'N'oldu?' diye sordu,henüz açılmamış olan mağazanın camına bakarak ve anlamaya çalışarak ne olduğunu.
'Hiç.' dedi adam.'Olmuş muyuz böyle yanyana diye baktım bize.'
'Olmuş muyuz peki?'
Sıkıca sarıldı gülümsedi adam 'Evet.'

-----------

En son o zaman sıkıca sarıldı belki de.
Yazın bile sabahları ayaz olan bu kente geldiklerinde
 mecburi tebessümler kaldı aralarında.
Birlikte oldukları son yer o mağazanın camındaki yansımalarıydı.



0 yorum:

Kişinin kendisine bir 'hoop!' demesi

   Eh be kızım.Şu yaşına geldin sevgililer gününün yaklaştığı zamanlarda karşı cinse mesaj atmaman gerektiğini öğrenemedin.Hayır sanki çok yalnızdın öldün de,14 Şubatı kurtarayım dedin ve ona mesaj atmış gibi oldun.Sanki hayatında 14 Şubat kutladın da.Hayır yani sen kutlamazsın da elin oğlu ne bilsin ki bunu.Arar öküzün altındaki buzağıyı.Tamam,çok arkadaş canlısı bir niyetin olmasa da,yanlış da anlaşılmak istemezsin.Henüz cevap alamadığın için bu çırpınışın,ikimiz de biliyoruz şekerim.Anında bir mesaj gelmiş olsaydı Ondan,telefonun elinde,ağzını yaya yaya Onla mesajlaşıyor olacaktın.Gelmedi ama.Şansa bak ki beklemeyi de çok sevmeyen tarafımsın sen benim,kafası hemencecik karışan,küçük kız çocuğu halimsin.Aman nolcak ki deyip,saklambaç oynarken ağacın tepesine tırmanıp saklanan sonra da pata küte oradan düşen halimsin.

0 yorum:

Vee Kılementayn anlatmaya başlar..

  Fotoğraflarımı karıştırırken turuncu saçlı hallerime denk geldim.Ne kadar yakıştığı tartışılır ama ben      beğenmiştim.O da beğenmişti.
Çok sık değiştiriyorum saçlarımın rengini. Kılementayn gibi.
Filmi bilirsin.En çok hoşuma giden kare bu olmuştur benim. Kılementayn'ın turuncu hali.Sevgilisi uyurken düşünen turuncu saçlı kız.Bu kareye ne zaman denk gelsem içten içe kızarım Ona.Benim turuncu saçlarım ve Onun kirli sakallarıyla aynı anları yakalayabilirdik.O uyurdu ben de düşünürdüm.
Ben zaten o ne zaman yanımda gözlerini kapasa düşünürdüm.



0 yorum:

Ankara,Ulus,Çıkrıkçılar,Suluhan





Gezdim ben bugün!
 Çok zaman oluyo Ulus'a gitmeyeli.Bundan dolayıdır ki bugün turist gibiydim adeta.İlk kez babamla gelmiştik buralara.Hatırlarım,dedem de Ulustaki halden yapardı gelirdi evin alış verişini.Değişik bir yer burası. Ankara'nın ilk göz ağrılarından ama  Ankara'nın kayıp yüzü adeta.Yolda yürürken çok farklı insanlarla karşılaşabiliyorsun.Çok farklı hayatlarla da.Yine de samimi bulduğum bi salaşlık var Ulusta.


Ankara zaten yokuşlar üzerine kurulu bir yer.İniyorsun,çıkıyorsun.Biz de yola Çıkrıkçılar Yokuşu'nu çıkarak başladık.Sağlı sollu renklerle kuşatılmış bir yokuş burası.Aklınıza gelebilecek hemen her bişey mevcut diyebilirim.



 Kültürümüzde Kına Gecesi diye bir şeyin olması çok şahane bence.Şıkır şıkır bindallılar,allı pullu elbiseler,kına sepetleri...Tüm bunları toplu halde Çıkrıkçılar Yokuşu'nu tırmanırken görebiliriz:)








    Suluhan'a girdiğim zaman kendimi kaybediyorum adeta. Rengarek boncuklar,çiçekler,kolyeler,küpeler...Havalar şu an buz gibi olmasına rağmen renkler içini ısıtıyor insanın:)Ama tabi Suluhan'ın keyfi asıl yazları,havalar güzelken alt katında bir çay içip etrafın gürültüsünü dinlerken çıkıyor:)

                                     
                                     







0 yorum: