Adım atsam yazıyorum valla!

"Ankarayı sevmeyene bir zulümdür 
bu kadar insanın neden Ankarayı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak "


Demiş şair.
Ankarayı sevmenin öyle çok büyük nedenleri yoktur gerçekten de.Mesela deniz yoktur burda.Öyle çok yeşillik falan da bulunmaz.Olan da değerlidir ve değerli şeyleri devlet sever,kendisine alır.Ondan başkası almasın diye de yok eder çoklukla.Hizmet adına.

Ankarayı seviyorum diyemez öyle kolay kolay kimse.Genel de bu cümle 'Yine de seviyorum Ankarayı' diye dökülür ağızdan.Hep bişeye rağmen sevilir burası.Hep de sağlam bir nedeni vardır kendini sevdirmek için.



Bugün hava serindi burda.Ama böyle tatlı tatlı yürünecek kadar serindi fazlası değil.Bu yüzden dolmuştan Sıhhiyede inip Kızılay'a yürümek istedim.Çok katlı otoparkın arka taraflarında daha önce hiç geçmediğim bir sokak farkettim ve ordan yürüdüm.Halk Sokağı imiş adı.Pek kimseler yoktu sokakta.O sokağı yeni farketmemin şeysiyle (neyi olduğunu tam adlandıramadım) yürüdüm ben de,inanılmaz bir keyif alarak yürüdüm.Çok geçmeden tabii ki sokak Kızılay'a çıktı.Zaten farkettim ki bunca yıldır, Ankarada kaybolamıyorsun.Tüm yollar nihayetinde Kızılay'a çıkıyor.


Bir de komple sarmaşık kaplı uzun demirler boyunca devam eden bir yoldan geçtim.Hemen o sarmaşığın dibinde oturan insanlar vardı.İnanın hepsi çok işsizdi.Belki de tüm Ankara ordan geçiyordu onlarsa bir başlarına sigara yakıp olan biteni izliyordu.Düşünüyordu belki de.Çift olanlar da vardı,tartışıyorlardı.Akşamki diziyi ya da komşunun evini arabasını falan değil üstelik epey tartışıyorlardı.Bir kitap üstüne,bir film hakkında tartışıyorlardı.Düşünüyorlardı duraksayarak sonra yine konuşuyorlardı.


Devam ettim,yürüdüm.Sakarya meydanda durdum.Telwe'de çalışan hep ayakları çıplak dolaşan,yakaları yırtık tişört giyen ve saçları rastalı amcayı gördüm.Ankarada yaşayan herkesin gözünün önüne suratının geldiğine eminim,ta kendisi! :) Ayakkabılarını giymiş bugün,bi de uzun pantolon geçirmiş bacağına.Şaşırdım üşümüş mü ne.Galiba o da inanmış soğuk mevsimin başlangıcına.


Velhasıl,işte ben bugün yine,öyle durduk yere,kimseye de açıklayamayacağım bir sebepten ötürü sevdim Ankarayı.




0 yorum:

En Kuzey Paralel


  Epeydir Sinop'tan kimse bahsetmemişti bana.Adı falan da geçmemişti öyle o son tatilimizden beri.
Yazmak da istemiştim hep bişeyler bu şehirle ilgili,şimdi bahanem oldu.

 Üniversite sınavından çıkmıştım,Haziran 2010du.Gazi'de girmiştim son sınavıma.Annemle babam beni bahçede bekliyorlardı sınavdan çıktığımda.
'Daha süren vardı,az daha dursaydın hepsini yaptın mı?' sezenişlerinden sonra herşeyin iyi olduğunu ve Ankara'da,Gazi'de tam da sınava girdiğim blokta kalacağımı söyledim.Öyle de oldu.Şimdi Gazi İng. Öğrt. C blokta son sınıftayım.
 Arabaya doğru yürürken babam,ertesi gün yola çıkacağımızı söyledi.Sinop'a gidiyorduk.Başta bi ne alaka diye durdum ama Karadenizdi sonuçta ne kadar karşı durabilirdim ki?(Bu yoğun Karadeniz sempatim nerden geliyo acaba,hala anlam veremiyorum).Bir de en kuzey pararlel ordan geçiyordu.Bu aslında hiç önemli değildi ama o sene sınava girmiştim ve bilgilerim çok tazeydi Sinop diyince aklıma ilk bu gelmişti.

Ve bu sarı iklimden yeşile doğru yolculuğmuz başladı.Kastamonuda mola verdiğimizde İspanyol bir turistle tanıştım tesadüf işte o da Sinop'a gidiyormuş.Ta ordan kalkıp burayı görmek için gelmiş.Daha da meraklandım bu ecnebi öyle diyince.

Önce merkezine gittik Sinop'un.Deniz kenarında şirin bi ev bulduk kalmak için.İnsanın uyandığında gözlerini denize açabilmesi cidden bi nimetmiş.Yüzme bilmiyorum ama seviyorum denizi,maviyi,dalgaları..Dalgalar konusunda da cidden Karadeniz çok hırçın.Şehrin içinde dolaştıkça hayran kaldım.Salaş bi kent,en sevdiğimm.Off hele bir ocakbaşına gittik ki ben hayatımda böyle hunharca yemedim galiba.Her gün limana indik dolaştık dolaştık..Yorulunca da uygun bir yerde kahvelerimizi içtik.Akşam da gün denizin üstünden batarken evde oturup izledik.
 En kuzey paraleli de buldum!Yani babamla iki farklı noktada durup öyle olduğunu savunduk.Bence benimki doğruydu ama.Hep böyle saçma sapan şeylerden inatlaşırdık zaten.Şimdilerde onlar bile özleniyor doğrusu.

 Tarihi cezaevi var dediler,gidin görün muhakkak diye.Gittik orayı da gördük.Cidden insanı tarihin içine alıveriyo.Adeta bir zamanda yolculuk,bir Doctor Who vakası.

 Merkezdeki günlerden sonra da Türkeli'ne geçtik.Minnacık evlerde konakladık orda,cidden minnacıktı,taa ki ben hastalnıp dönmek zordunda kalıncaya dek.O evlerin şirinliğinden midir yoksa hastalandığım için tatilin yarım kalmasından mı bilemiyorum ama Ankara'ya dönerken tekrar gelmeyi kafaya koymuştum bu şehre.

Bak bunları yazdıkça Ankara'yı bi sevemedim şimdi.


Böyle sonlandı Sinop maceram,dönüş yolu boyunca uyudum.Güzeldi oralar.Dokunulmamıştı,sadeydi,o zamanki saçlarım gibiydi.Sonraki zamanlarda saçlarımla birlikte hayatımda bir çok şey daha değişti.Sinop hala aynıdır belki ama,kim bilir..



















0 yorum: